Yok birbirinizden farkınız!
deniz.gokce@aksam.com.tr Dün bu sütunda ülkemizde son dönemlerde sportif alanda iki büyük rezillik gerçekleştiğini, bunların Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda TV yayın kablolarının kesilmesi ve Galatasaray Ali Sami Yen Stadı’nda son Fenerbahçe maçında ortaya çıkan olaylar, yani “maganda terörü” olduğunu vurgulamıştık. Herhalde rahmetli Ş. Saraçoğlu Bey ve A.S. Yen Bey spor tarihimize ve uluslararası literatüre de geçecek olan bu barbarlıklar nedeni ile pek memnun değildirler. Peki bu olaylardan faydalanan var mı?
Önce Galatasaray takımına bakalım. Galatasaray UEFA Kupası’nı ve Süper Kupa’yı elde ederken bir uluslararası marka haline gelmişti. Bu geçtiğimiz hafta sonu yaşanan rezil olay ile, camia rezil olduğu gibi, büyük maddi zarara uğradığı gibi ve Galatasaray uluslararası camiada büyük prestij kaybettiği gibi, ülkemiz de iyice mimlenmiş olacaktır. Galatasaray üzücüdür ki, bu olaydan sonra artık bir uluslararası marka değildir. Üstelik ülke olarak zaten İsviçre milli maçı nedeni ile tescilli idik, şimdi bu olay da tüy dikti. Bu bağlamda bu yazının yazıldığı pazartesi sabahına kadar Kulüp Başkanı Özhan Canaydın’ın hiç konuşmamış olması, ortalarda olmaması da ilgi çekicidir. Galatasaray zaten Ribery olayında dış itibarı kalmadığını acı bir şekilde öğrenmiş ama önceki beş milyon dolar teklifini de reddederek mali mantıktan uzak davranmıştı.
Bir de Fenerbahçe’ye bakalım. “Fenerbahçe şampiyon oldu!” diye göbek atanlar olabilir. Ancak bu stattan naklen yayın kablosunun kesilmesi olayı ile dünyaya hem Fenerbahçe hem de Türkiye rezil oldu. Bu dünyada bir ilk! Konu mahkemelere intikal ettiğinden burada duralım. Fenerbahçe yönetiminin herkesle kavga temelli yönetim metotları içeride arada sırada başarı getirebilir de, dışarıda ne tür yankısı ve değerlendirmesi olduğunu zaman gösterecek.
Dün Hakan Berument ve Eray M.Yücel adlı iki iktisatçının 2005 yılında Journal of Economic Psychology adlı akademik dergide yayınlanan ve Fenerbahçe takımının dış başarı elde etmesinin ülkemizde sanayi üretiminde zıplama yaptığını istatistiki olarak ortaya koyan makalesinden bahsetmiştik. Bu yıl ülkemizde sanayi üretimi zıplamayacak, çünkü Fenerbahçe’nin kavgaya dayalı yönetim yaklaşımları dış başarı üretemiyor. Son yılların gerçeği “sözde büyük” takımlarımızın ülke içinde kavga temelli yaklaşım ile ancak arada sırada şampiyon olabildiğidir. Ne Fenerbahçe’nin ve ne de diğer sözde büyüklerin (yani Kayseri dışındaki takımlarımızın) ise uluslararası başarı elde edemediğidir.
Neden Fenerbahçe takımı bu yıl tüm büyük paralı transferlere rağmen uluslararası başarı elde edemedi diyoruz?
Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi ilk maçında FİFA Dünya Klasmanı’nda 185’inci olan Faroe Adaları’nın B36Torshavn takımı ile oynadı. 10 takımlı ligden gelen bu kasaba takımını geçti. Arkasından FİFA Dünya Klasmanı’nda 11’inci olan Ukrayna’nın lig birincisi Dinamo Kiev ile oynadı ilk maçta 3-1 yenilip sonra da 2-2 berabere kalarak elendi. Diğer kupaya, UEFA Kupası tarafına geçti. Orada ilk maçı 12 takımlı zayıf Danimarka liginin şu anda sekizincisi olan Randers ile oynadı. Randers’i beklenebileceği gibi iki maçta da yendi. Bundan sonra UEFA Kupa maçlarına geçti. Önce Newcastle ile deplasmanda oynadı. Bugün İngiltere Ligi’nde 13’üncü durumda bulunan, hiçbir uluslararası kupaya gidemeyecek olan ve sadece 38 gol atıp 47 gol yemiş olan Newcastle takımına 1-0 yenildi. Sonra Palermo ile kendi sahasında oynadı ve 3-0 kazandı. Palermo çok güçlü İtalya liginde o sırada liderliğe oynuyordu. İnter ile o hafta sonu maçı vardı. İlk onbirin dokuzunu oynatmadılar. Fenerbahçe sahasında 3-0 kazandı. Bu maçın anlamı yoktur. Palermo da şu anda İtalya liginde altıncı durumda ve sadece UEFA Kupası’na katılabilecek. Fenerbahçe bir sonraki maçta İspanya’nın Celta Vigo takımı ile oynadı, deplasmanda 1-0 yenildi. Celta Vigo şu anda 20 takımlı İspanya liginde 19’uncu durumda ve 3 maç kala küme düşmekle meşgul. Sadece 33 gol atmış ve 55 gol yemiş. Fenerbahçe UEFA’daki bir sonraki maçında ise Eintracht Frankfurt ile 2-2 berabere kaldı. Frankfurt takımı Alman liginde 14’üncü durumda ve 46 gol atıp 58 gol yemiş, on sekiz takımlı ligde düşen takımlardan sadece iki basamak yukarıda. Fenerbahçe bir sonraki turda Hollanda’nın üçüncüsü, yeni kurulmuş, çok genç ve tecrübesiz, savunması çok zayıf bir takım olan AZ Alkmaar ile oynadı. 3-3 ve 2-2 beraberliklerle elendi. Az Alkmaar da zayıf Hollanda liginin üçüncüsü olan bir küçük kasaba takımı.
Burada bir başarı var mı, hele harcanan para düşünülürse? Neden yok? Yarın bunu inceleyeceğiz, konumuz Aziz Yıldırım ve “Fenerbahçe Cumhuriyeti” olacak! Medyanın ve siyasilerin katkısını da vurgulayacağız!
22.05.2007