Konusu: 19 Mayıs 2007 GS-FB derbisi olan site
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Konusu: 19 Mayıs 2007 GS-FB derbisi olan site

Haberlerden oluşturulan bir arşiv sitesidir. Kayıt olunamaz.
 
AnasayfaPortalliGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Bir yıl aradan sonra
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeCuma Haz. 06, 2008 11:48 pm tarafından Admin

» Derbi unutuldu.
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimePaz Ara. 16, 2007 8:25 pm tarafından Admin

» İngilizce, derbiye ait videolar
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeÇarş. Mayıs 30, 2007 10:46 pm tarafından Admin

» Olaylı derbi haftaya görüşülecek.
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeSalı Mayıs 29, 2007 7:20 pm tarafından Admin

» Galatasaray'ın cezası belli oluyor 8 maç seyircisiz oynama
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeSalı Mayıs 29, 2007 7:18 pm tarafından Admin

» İki büyük rezillik! Deniz Gökçe
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeSalı Mayıs 29, 2007 2:54 pm tarafından Admin

» Yok birbirinizden farkınız! Deniz Gökçe
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeSalı Mayıs 29, 2007 2:52 pm tarafından Admin

» Sporu ve futbolu elbirliği ile öldürüyoruz! Deniz Gökçe
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeSalı Mayıs 29, 2007 2:50 pm tarafından Admin

» Bunların faili meçhul değil! Deniz Gökçe
Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimeSalı Mayıs 29, 2007 2:48 pm tarafından Admin

Navigation
 Portal
 Ana Sayfa
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Forum
Partners
free forum

 

 Bu intikam ateşi sizi yakar! AHMET ÇAKIR

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 1014
Kayıt tarihi : 21/05/07

Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Empty
MesajKonu: Bu intikam ateşi sizi yakar! AHMET ÇAKIR   Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Icon_minitimePtsi Mayıs 28, 2007 5:42 pm

Bu intikam ateşi sizi yakar!  AHMET ÇAKIR Cakir
Bu intikam ateşi sizi yakar!


AHMET ÇAKIR
Ali Sami Yen’de Türk futbolunun kara gecelerinden biri yaşandı. Her geçen gün biraz daha ağırlaşan bir saplantıya dönüşen F.Bahçe düşmanlığı, Sarı-Kırmızılılarda kendi yönetimlerinin başarısızlıklarına duyulan öfkeyle birleşince ortaya korkunç bir tablo çıktı.

Tabii bizdeki güvenlik önlemleri anlayışının da olaylardaki payını görmezden gelemeyiz. Belli aralıklarla sürekli sahaya ve F.Bahçe yedek kulübesine patlayıcı madde atılırken, görevlilerin sadece ‘Yapmayın artık, yeter kardeşim!’ çaresizliği içinde olmaları normal midir?

En korkunç olayların bile bunlarla ilgili sağlam önlemler alınması ve bunların bir daha yaşanmaması noktasında sonuca bağlanamayışı, işin daha acı yanı. Böyle olaylar sürekli yaşanıyor. Şu yapılacak, bu yapılacak deniliyor; hiçbir şey olmuyor. Yıllardır olaylar artarak sürüyor. Çıkarılan yasalar, öteki önlemler, hepsi büyük ölçüde lafta kalıyor.

***

Bu sezon F.Bahçe karşısında yaşanan ezikliğin yanında Sarı-Kırmızılıları asıl çıldırtan etkenin ne olduğunu biliyorum. Yıllardır Şükrü Saracoğlu’ndaki G.Saray maçlarında asla kabul edilemeyecek nitelikte olaylar yaşanıyor. Fakat sonrasında iş dönüp dolaşıp şu noktada bağlanıyor: “Canım, o kadar büyütmemek lazım. Böyle olaylar İnönü’de de, Ali Sami Yen’de de oluyor.”

Hayır, öyle değil. Saracoğlu’nda çok farklı şeyler oluyor. Gerek stadın durumu, gerekse F.Bahçe’nin bilinen dokunulmazlığı o farkın temel nedenleri... Olayların büyük bölümü de gözler önünde yaşanıyor. Ne yazık ki gerekli cezalar verilemiyor ve o zaman da G.Saray taraftarı ‘İhkak-ı hak’ tuzağına düşüp kendi bacağına kurşun sıkmış oluyor.

İhkak-ı hak, size de zarar veren bir suçun cezasının adalet tarafından verilmesini beklemek yerine, bizzat kendi adalet anlayışınızı uygulamanız anlamına geliyor burada. Böylece, uygar toplum koşullarını yok sayan ilkel bir ortama girmiş bulunuyorsunuz. Ne yazık ki buna benzer konularda hakkınızı akıl ve iz’an sınırları içinde arama imkanınız olmuyor. Çünkü nereye başvuracağınızı bilmiyorsunuz. Ondan sonra da içinizdeki öfkeyle kendinizi ve kulübünüzü yakıyorsunuz...

***

Türkiye’de sadece G.Saraylıların değil, bütün taraftarların anlamadığı da bu. İşte bir aptalın attığı çakı belki de şampiyonluğa maloldu. Üstelik o noktada kalabilmek bile bir kazanç sayılacaktı; sonrasında düpedüz bir yıkımın kapısını açtı.

Şimdi Sarı-Kırmızılı takıma en az 3-4 maç ceza bekleniyor. Ağır para cezası ile başka kayıplar da buna eklenecek... O zaman, sadece bu sezon yaşadığınız üzüntüyle kalmıyor, gelecek yılı da bir ölçüde kaybetmiş oluyorsunuz.

Üstelik, artık kulüp yöneticinizin bile savunabileceği birşey kalmamış durumda. Yani ezeli rakibinize karşı bugüne kadar kaybetmiş olduğunuz 133 maça 1’inin daha eklenmesi kadar basit olayı, korkunç bir yıkıma dönüştürmüş oluyorsunuz...

Ne yazık ki biz hiçbir yanlıştan, kötülükten, felaketten ders almayı da bilmiyoruz. Büyük yıkımlara yol açan yanlışları, hiç duraksamasız başka bir olayda tekrarlayabiliyoruz. Ondan sonra da hep başkalarını suçlayarak işin içinden çıkmaya çalışıyoruz.

***
Platini’nin arkadaşını böyle göndermek şart mı?


Yabancı teknik direktörlerin ülkemize getiriliş şekilleriyle gönderilişleri arasındaki farklılık neyi anlatıyor dersiniz? Herhalde iyi bir şeyleri değil... Beşiktaş yönetiminin binbir ödün verip büyük paralar ödemeyi de kabul ederek takımın başına getirdiği Tigana’yı gönderme biçimi rahatsız edici ve sorun oluşturucu nitelikteydi. Hele bir basın mensubu arkadaşımızın soru soruyormuş gibi yaparak Tigana’ya düpedüz hakarete yeltenmesi, unutulması zor utançlardan biri oldu mesleğimiz adına. Nitekim, Milliyet, çok özel durumlarda yaptığı türden bir iş olarak, bununla ilgili özel yorum yayınlama gereğini duydu...

Evet, şunu kabul etmek mümkün: ‘Ayrılacağım’ dedikten sonra Tigana’nın takımın başında kalması, belki de Şampiyonlar Ligi şansının kaybedilmesi kadar pahalıya malolabilirdi. Bu noktada, yönetimin enerjik davranıp Fransız hocayı hemen göndermesini bir başarı saymak bile mümkün.

Ancak, kendisiyle gerektiği gibi konuşulmayışı ve öteki nezaket kurallarına pek aldırış edilmeyişinin faturası ileride mutlaka önünüze konulacaktır. Takımlarımızın başına bir yabancı hoca getirilmesinin ve önemli oyuncuların transferinin ne kadar güçleştiğinin en yakın tanıkları aynı kişiler değil mi? Başkan Yıldırım Demirören, şu sıra yürüttüğü yeni hoca bulma çalışmaları kapsamında pek çok yabancının gelmek için can attığını söylüyor. Bu gerçek olabilir mi? Yoksa tam tersine, Türkiye’ye gelmek için başka ülkelerde kazanabileceklerinin iki katına yakın parayla başka bir yığın güvence mi istiyor o yabancılar?

Her şeyi bir yana bırakalım, UEFA Başkanı Michel Platini’nin arkadaşını gönderirken biraz daha dikkatli olmakta yarar yok mu?


***


Yılmaer’e kutlama


Togay Bayatlı ağabeyimizin uzun yıllar yürüttüğü Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS) başkanlığından sonra TSYD Başkanı Esat Yılmaer de aynı yolda. Yılmaer, Avusturya’da yapılan son genel kurulda AIPS Genel Sekreterliğine seçildi. Bir bakıma, bu kuruluşun 2. adamı durumuna geldi. Yılmaer’i kutluyoruz. Yılmaer’in yurda dönüşte şu Tigana’nın basın toplantısındaki rezaletle ilgili de bir şeyler yapmasını diliyoruz.


***

Sahi mi Halil?


Milliyet’ten Halil Özer kardeşimiz, ‘Gidenler, kalanlar’ (18 Mayıs) başlıklı yazısında, çoğu zaman olduğu gibi yine G.Saray yönetimine giydiriyordu. Bunun bizi ilgilendiren bir yanı yok. Üstelik, en sıkı yandaşlarının bile G.Saray yönetimini savunabilecek durumlarının olduğunu sanmıyorum.

Gelgelelim Halil kardeşimiz, önümüzdeki sezon takımın başına getirilmesi düşünülen Feldkamp ile ilgili öyle bir söz etmiş ki, onu kabullenebilmek pek kolay değil. Ona göre, Almanya’da Feldkamp’ın yaşadığından bile kimsenin haberi yokmuş... Yani, Kalli’nin teknik adam olarak ülkesinde ‘yaşayan bir ölü’ olduğunu ima ediyor dostumuz.

Biliyorsunuz Feldkamp gazetemizin yazarı. O nedenle de G.Saray’la ilgili durumu nedeniyle pek birşey yazamıyoruz. Hele bir iş kesinleşsin, ondan sonra söyleriz düşüncemizi diyoruz. Ancak Halil kardeşimiz yönetime giydirmek isterken Kalli’ye biraz haksızlık etmiyor mu acaba? Feldkamp sahiden onun söylediği durumda mı, yoksa gerçek çok başka mı?

Ben tam tersini biliyorum. Şu anda artık geride kaldığı ilgili raporlarla belgenenen sağlık sorunu yaşadığı dönemde bile Kalli hemen her yıl değişik nitelikte birkaç öneri alıyordu. Yani özkaynak düzeninin başına geçmekten koordinatörlüğe kadar futbolla ilgili işlerdi bunlar. Üstelik içlerinde başka teknik adamları zıplatacak kadar parlak olanları da vardı.

Ancak o, ‘Yeryüzünde sadece iki ülkede çalışmak beni heyecanlandırabilir’ diyordu. Bu ülkelerden biri Türkiye, öteki Brezilya. Almanya’nın artık iyice oturmuş, hatta bir bakıma mekanikleşmiş düzeni içinde birşeyler yapmaya çalışmak onu pek ilgilendirmiyor. Yoksa, son iki yılda beklenenin çok üzerinde iyileşen sağlık durumu nedeniyle herhangi bir takımı çalıştırmakta hiç sorun yaşamayacağı biliniyor.

İşin gerçeği bu.


***


İki teşekkür


İki teşekkürden biri sayın Avni Tarhan’a. Gazetemizin güreş uzmanı, Sporvizyon’da iki kez geniş biçimde yazdığım Yaşar Doğu’nun doğum tarihi konusuna açıklık getirmiş. Bu tarihin 1 Temmuz 1913 olduğunu, oğlu Gazanfer Doğu’dan aldığı belge ve bilgilere dayanarak açıklıyor.

Hem benim için çok önemli bu bilgi hem de spor tarihine bir katkı. Ancak sağda solda dolaşan yanlış tarihleri düzeltmeye hiçbirimizin ömrünün yetmeyeceği de açık. Örneğin, internete girdiğinizde Yaşar Doğu ile ilgili ilk iki maddeden birinde bu tarih 1913, ötekinde 1915 olarak önünüze çıkıyor. Sonrası da Allah selamet versin...

Öteki teşekkürüm Uğur Meleke kardeşime... Aylardır 3 büyüklerin bu sezonki puan kayıplarının çokluğundan ligin kalitesizliği sonucunun çıkarılması saçmalığına isyan ediyorum. Bu konuda sahici bir fikir denilebilecek o kadar az şey söyleniyor ki isyan etmemek mümkün değil! Hep ortalama gevezelikler ve birtakım kalıpların tekrarlanması insanı bunaltıyor.

Sadece Uğur Meleke, bu konunun üzerine ciddi biçimde eğilip ortaya somut bir gerçeği çıkardı; öteki nedenlerin yanı sıra bu sezon beraberliklerin çokluğu nedeniyle de böyle bir düşüşün yaşandığını ortaya koydu. Malum, beraberlik halinde 3 puanın 2’sini takımlar alıyor, 1’i hacıbabaya gidiyor!

Bu kadar kolay ölçülebilir bir etkeni görmeden, ‘körlerin fili tarifi’ türünden tartışmalarla insanların kafalarını karıştırıyoruz. Onun için de hiçbir yere varamıyor, saplandığı batakta sürekli patinaj yapan bir araba gibi tekerlek
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://galatasaray.site-forums.com
 
Bu intikam ateşi sizi yakar! AHMET ÇAKIR
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ahmet Cakar`dan super benzetme

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Konusu: 19 Mayıs 2007 GS-FB derbisi olan site :: Galatasaray :: Yazar görüşleri-
Buraya geçin: