Ziya ŞENGÜL
Vay benim futbolumun haline! TRİBÜNterörü futbolun önüne geçti.. Anadolu kulüplerine örnek olması gereken
üç büyükler, yönetimi ve taraftarıyla, amigo yazar ve çizeriyle
ortalığı vapur halatı gibi germe ustalığı gösterisi içinde oldular.
Hiç
kimse mutlu olamadı... Kaybeden taraf hep başka adreslerde suçlu aradı.
Sağını solunu oturup bu düşüncelerle çekiştirmenin anlamı yok. Son
Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde ne yazık ki olaylar futbolumuzun yüz
karası olarak gazete manşetlerine taşındı.
Böyle bir ayıbı biz
kendi ardamızda hazmedemez, kabul edemezken, UEFA ve FIFA nezdinde Türk
futbolu olarak hangi mazeretlere sığınıp kendimizi haklı
gösterebiliriz!
Şampiyonluğu garantilemiş Fenerbahçe, ezeli
rakibi Galatasaray karşısında, Ali Sami Ye’e güle oynaya, dansöz oynata
oynata gitti, maça çıktı. Çünkü onlar şampiyon olmuşluğun rehavetiyle
bu maçı pek umursuyor değillerdi..
Ama Galatasaray cephesi
akıllara ziyan verecek bir şekil uygulamasına girerek, keskin sirke
küpüne zarar verir örneğini sergileyerek, kulübüne de takımına da
Şampiyonlar Ligi’ne giden yola da taş koydular. 10 binin üzerinde
sahaya atılan koltukları, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesi’nden insanları getirip, tribüne yerleştirsen ve bu eylemi
yapmaları için beklentin olsa asla bu kadarını atmazlardı!..
Ben
Galatasaray taraftarını ilk kez böyle çılgınlık yaratanlar olarak
gördüm. Sonuç ne oldu? UEFA Kupası’nı kazanmış, Süper Kupa sahibi
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’ne abone Galatasaray yok oldu gitti. Hani
Avrupa’ya açılan penecere olan Galatasaray? Bu camia bu görüntülere mi
mahkum kalacaktı? Futbol değil tribün terörlerini konuşur hale
geldiysek, artık bu ‘Türk futbolu nereye koşuyor?’ lafı bile fazla
gelir. Çünkü koşu kulvarlarına bubi tuzaklarını döşeyen bir toplum
haline gelmişsek, vay bizim futbolumuzun haline..
Nereye kadar? BÜTÜNsezon boyu her maç sonrasında hakemlerimiz devamlı tartışılır oldu.
Eski meşhur hakemler Mustafa Çulcu’nun hakem komitesini yerle bir
ettiler. Hakem atamalarının yerli yerinde olmadığını belirtip eleştiren
oldular. Televizyonlardaki spor yorumcuları en fazla hakemelerimizi
ameliyat masasına yatırdılar. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar hakem
konuşulduğunu ne duydum, ne de gördüm. Ama bu kafalarla bu eyyam
düşünceleriyle daha sonralarında da konuşulacak tartışılacak
gündemimizin ilk maddesini oluşturacak yine hakemlerimiz olacak.
Bakalım nereye kadar!. Bekleyip görelim...
Sevgili Adnan Polat da bu tarihi unutmasın!.. ADNANPolat kardeşimiz, takımı kazanınca, Galatasaray şampiyon olunca
esprileriyle gündeme gelen adamdı. Saatini ihaleye çıkartıp 20.45
söylemini ortaya atarak baş aktörlüğe soyundu. Bir ara falcı bile oldu.
Yukarıdan vahiy bile indirdi.
Şimdi Fenerbahçeliler de çıkıp,
100’üncü yıldaki şampiyonluğunu Galatasaray’ı 2-1 yenerek süslerken,
‘Tarih neyi gösteriyor?’ diye sorsalar, cevabını gelin ben vereyim.
‘19/05.’Galatasaray’ın kuruluş yıldönümü.. Fenerbahçe’nin 100. yılında bu
tarihte kaybeden Galatasaray.. Adnan kardeşimiz bu tarihi asla ve asla
unutmamalı. Hani bir hatırlatma yapmak istedik esprilerimizle...
22.05.2007