Tamburamın Telleri
Osman Tanburacı
Altı üstü iki arşın kefen! 23.05.2007 Faruk Süren’in babası Fuat Süren’in cenazesinde dikkat çeken
fotoğraflar, ibret alınacak sözler vardı… Teşvikiye Camii, öğle
namazında son vazifeye koşan seçkin Süren dostlarıyla dolmuştu. Kimler
yoktu ki… Eski başbakanlar, milletvekilleri, başkanlar, sportif
rekabetin doruğundaki dostlar, mümtaz şahsiyetler, kalburüstü kişiler,
bayanlar, baylar…
Taziyetler, el sıkmalar ve acı yaşanırken Galatasaray muhabbetleri…
Geride kalanlar son görevde kusursuz,
Vay gidene…
Herkes müteveffanın iyi bir insan olduğunu da ikrar etti, hakkını da helal etti,
İşte bu fani dünyada hepimizin sonu bu!
Başın sağ olsun Faruk Başkan.
Kederini paylaşan dostların da sağ olsun.
Peki;
Emr-i hakkın vaki olacağı güne kadar niye birbirine gönül bırakır bu insanlar?
Dostluğun hatırlanması niye hep son ana bırakılır?
Niye insanlar şu fani dünyada yaşarken gönül hoşluğu yerine beşer-i zafiyete ve de vahdetin ırağına düşer?
Bir çözebilsek!
Canaydın son anda geldi
Cami
avlusu mahşer yeri gibiydi… Nazik Başkan Canaydın son anda yetişti. Dün
gazete sütunlarında acımasızca birbirine laf giydirenler bugün
birbirini teselli ediyordu… Canaydın, eski başkanı Faruk Süren’in
acısını paylaşırken onu yanaklarından öptü, rivayete göre ön saflarda
namaza durmuş, tabutun altına girip omuz vermiş…
Herkes görmüş, kameralar bile yakalamış…
Helal olsun Başkan!
Son tribün olaylarından sonra Selahattin Beyazıt, Canaydın için; ‘ben
olsam istifa ederdim’ demişti dün yanaklardan makaslar alındı, sarmaş
dolaş olundu…
Nicelerini gördüm kol kola…
Yalan dünya!
Niye yaşarken tartışırız ki,
Niye tribünlerde isyan çıkar ki,
Önü sonu, altı üstü iki arşın kefen…
Bir an durdum ve düşündüm;
Galatasaray’ın da ölmesi mi lazım ki eller birbirine kavuşsun, yanaklar dudaklar öpüşsün, sandukaya omuz verilsin…
Adnan Polat ve Ali Koç
Futbolun
acımasız rekabetinde ağız dalaşına girenleri bir görseydiniz. Hepsi can
ciğer kuzu sarması, bir sevgi yumağı gibiydiler… Eğer bunlar
göstermelik değilse o zaman futboldaki bu husumet niye?
Bir ara sohbet koyuldu… Bütün kameralar Erdoğan Demirören, Adnan Polat,
Ali Koç’a çevrildi. Cami avlusunda bile futbol konuşuldu… Hem de
futbolun kara yüzü!...
Kim kimden önce gider bilinmez ama her gidenin peşinden yine aynı manzaralar bir eksik bir fazlasıyla tekrarlanacak…
Yaşam solarken yine renkler canlanacak…
Anlamakta zorluk çekiyorum;
Bu kadar mı önemli üç puan?
Bu kadar mı önemsiz insanlık!
Bunlar gördüklerimden kalemime yansıyanlar…
Hissettiklerim ise ateşin düştüğü yeri yakması…
Galatasaray yanıyor!
Ali
Sami Yen manzaraları Galatasaray’ı yakacak. Ateş oraya düştü! Daha
önceleri de bu ateşten çok yere düştü ama insanların “başına gelmeden”
yürekleri yanmıyor…
Galatasaray – Fenerbahçe maçındaki olaylar her statta rastlananlardandı… Son damla bardağı taşırdı!...
Galatasaray yandı…
Suçlu kim derseniz;
Cemaat-i Müslimin derim…
Futbol dünyamızı kaplayan gökkuşağındaki bütün renklere gönül verenler derim…
Ya Galatasaraylı taraftar?
Onlar yıllardır ezilmişliğin öfke patlamasını yaşadı!
Allah kimseyi gördüğünden geri bırakmasın denir ya, işte öyle…
Avrupa Şampiyonluğu’ndan sonra bu kader çekilmiyor, taraftar haklı!
Bin kere haklı, yüz bin kere haklı…
Ancaak;
Fener maçına çıkarken taraftar takımına destek olacak, köstek değil!
Futbolcusunun sinirini germeyecek, bilakis moral verecek…
Şimdi;
Yönetimin basiretsizliği,
Taraftarın da derin katkısıyla;
Şampiyonlar Ligi kaçtı, gelir azaldı, bakalım ne ceza gelecek!
Kombine biletler nasıl satılacak…
El birliği ile yazık etmediniz mi Galatasaray’a…
Zico; hayatımda görmedim!
Brezilyalı
teknik adam Zico; “Böylesini hayatımda görmedim” diyor. Çok haklı, iki
sene önce Saraçoğlu’ndaki tel örgüler arkasındaki rezalette Zico orada
yoktu! Ama o da konuşuyor…
Birkaç keresinde maçlarda;
Ölenler oldu tribünlerde…
Kasaturalar, döner bıçakları, muştalar…
Adım adım geldik biz bu köye…
İhtiyar heyeti de oradaydı, ahali de, kolluk kuvvetleri de…
Bana dokunmayan bin yaşasın mantığı tavan yaptı…
Ne zamanki başa geldi, yaygara koptu…
Bugün bıçak kemiğe dayandı.
Şimdi ne olacak?
Herkes
aklını başına toplayacak. Galatasaraylı bunca senedir “batıya açılan
penceresini” kapatıp kendini sorgulayacak! Süresini bilemem ama o
pencereyi bir süre açmayacak, doğruyu bulana dek kendiyle hesaplaşacak!
Arkadan laf söylemeyi bırakacak!
Kamplara bölünmekten vaz geçecek!
Derhal maddi kaynaklarını artıracak!
Yapamayacağı şeylerin sözünü vermeyecek,
Taraftarını ezdirmeyecek!
Futbolun gereklerini yapacak!
Profesyonel bir kulübün yönetimini sırf seçilmek uğruna sportif değerlerden uzak insanlarla bezemeyecek!
Sevgi, saygı ve vefayı hatırlayacak!
Galatasaray’ı kuranların ve onu bu günlere taşıyanların aziz hatırası önünde saygıyla başını öne eğecek ve söz verecek;
‘Size layık olmaya çalışacağız!...’
Diyecek…
Koro halinde hep bir ağızdan…
Müşteri velinimettir, ya taraftar!
Galatasaray sevgiyle kollarını açacak ve taraftarına sarılacak!
Taraftar para ağacı olarak görülmeyecek!
Sevgisi uğruna aptal aşık konumuna düşürülmeyecek!
Onların alkışını hak edecek takım yaratılacak!
Pires, İnsua, Juninho deyip;
İnamoto, Carrusca getirilmeyecek!
Galatasaray;
Alex’in, karşısına Mehmet Topal’ı koymayacak!
Tromsö’ye elenmeyecek!
Taraftarı çileden çıkartmayacak!
Çünkü bu taraftarın geçmişinde UEFA Kupası var!
Süper kupa var!
Taraftarı gördüğünden geri bırakmayacaksın!
Hele hele vaat edip yaya bırakmayacaksın!
Okullu – okulsuz türküsünü çaldırtmayacaksın!
Taraftarı bağrına basıp ona değer vereceksin!
Şikayet etmeyeceksin,
Karakollarda, mahkemelerde süründürmeyeceksin!
Önce avantaya alıştırıp sonra parayı kesmeyeceksin,
Hayatta hiçbir zaman parayı koz olarak kullanmayacaksın,
Gururuyla oynanan insanların kükremesini işte böyle yaşarsın!
Taraftar destektir köstek değil!
Siz bu ülkenin en güngörmüş taraftarı olan Galatasaraylılar;
Asla ve asla takımınıza zarar verecek bir davranış içine girmeyeceksiniz!
Gerginliğinizi anlıyorum ama asla ve asla Şampiyonlar Ligi ümidiniz varken futbolcularınızı bu kadar germeyeceksiniz!
UEFA gururuna gölge düşürtmeyeceksiniz!
Yaptığınız yanlıştır!
Haklılığınız da var;
Sabır taşınız çatladı biliyorum!
Başınız öne eğildi biliyorum!
Kandırıldınız biliyorum!
Ama soruyorum;
Kim sizin kadar gurur günü yaşadı?
Neuchatel zaferi,
Monaco’yu Fransa’da yıkmak,
Manchester’i Şampiyonlar ligi dışında bırakmak,
Şampiyonlar Ligi’ne en fazla katılan takımlar arasında olmak,
Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura geçmek,
UEFA almak,
Süper olmak,
Kime nasip olmuş Allah aşkına…
Kalitenizi bu kadar yere çalmaya hakkınız var mı?
“Asla yalnız yürümeyeceksin” diyen milletin iki takımını üst üste eleyen Galatasarayınıza zarar vermeye hakkınız yok!
Galatasaray kötü günler geçiriyor olabilir ama asla ve asla bir
Galatasaray başkanı sizin kırdığınız koltuklarla koltuğundan olmaz!
Galatasaray bunu kabullenemez!
En şiddetli başkan muhalifi bile böyle bir durumda en coşkulu başkan taraftarı olur!
Galatasaray ayrıcalıklı düşüncenin sahibidir.
Gücü de hatasını anlamaktan geçer.
Bir hata da varsa bu; el birliği ile giderilir.
Galatasaray camiası okullusuyla, okulsuzuyla bir bütündür.
Genel Kurul’u yeri geldiğinde ne yapacağını iyi bilir.
Şimdi ne olur?
Canaydın istifa eder mi?Canaydın asla istifa etmez. Hatta;
‘Ben malımı canımı ortaya koydum, tribün rezaleti yüzünden kaçıp
gitmem, bunu kendime yediremem, ayrıca ben bütün bunları Galatasaray
için yaptım. Beni sahiplenin ki bir daha böyle durumlar olmasın. Ben
giderim ama sonraki başkanların da iki mağlubiyetle koltuğu sallanır!’
Camia ne der?Medya önündekiler muhalefete devam eder… Ama kapalı kapılar ardında şu konuşulur;
Canaydın Başkan’a sahip çıkalım, tribüne teslim olmayalım yoksa bu yolun sonu hüsrandır!
Taraftar ne der?Ayıbını anlar ve Galatasaray bir değerdir, onun için ben
Galatasaraylıyım, der ve tavrını değiştirir. Çünkü anlar ki
Galatasaray’da başarısız başkanlar bile kavgayla, anarşiyle koltuğundan
gitmez, en koyu muhalif bile başkanını sahipenir, öyle başka takımlar
gibi medya önünde hesaplaşmaz!
Galatasaray ser verir sır vermez!
Galatasaray hata edeni de affeder!
Hesabı sonra görür!
Sevgiyle, şefkatle…
Dün Teşvikiye Camii avlusunda bunları düşündüm…
Ve kendisine UEFA bahşeden başkanlarının acı gününde koltuk kıran taraftarlardan bir çelenk dahi yoktu!...
Hayatta öfke kadar sağduyu da olmazsa niçin yaşıyoruz ki…
Altı üstü iki arşın kefen!