Tuzak
Deniyor ki 2004'ün dördüncü ayından beri yakıcı,
yanıcı, kesici, delici ve patlayıcı herhangi bir maddenin statlara
girmesi yasaktır... Şiddet ve düzensizliğin, kişilik haklarının, ailevi
ve manevi değerlere yönelik hakaret, sövme ve aşağılayıcı sloganların
yer alması sporun ruhuna ve ilkelerine uymadığından; o da statlardan
men edilmiştir... Bu yasallaştırılan madde, Meclis'ten bir oturumda
geçmiş, ismi de konmuştur: 5149. Bu kanuna Beşiktaş tribünleri bu sezon
20'yi aşkın maçta 3 veya 4'ünü saymazsak kayıtsız şartsız riayet etmiş
midir? Etmiştir!.. Bu 20 tane 90 dakikanın ikisinde F.Bahçe, birinde
G.Saray var mıdır? Vardır!.. Birinde Ayhan, birinde Tümer el bombası
gibi Beşiktaş tribünlerine bırakılmış mıdır? Bırakılmıştır!.. G.Saray
maçında sadece Ricardinho'nun golünden sonra edilen 52 saniyelik küfüre
sahamız kapanmış mıdır? Kapanmıştır!.. Şimdiiii... G.Saray-F.Bahçe
maçında çıkan olaylar, aslında Beşiktaş'ın herhangi bir derbisine
hedeflenmiş ve kilitlenmişti. Bir sürü tuzak, cephelere kaydırıldı.
Başta F.Bahçe'nin basındaki kolları, ondan sonra da meşhur
İrlandalılar, hareket ve eylemlerini planladılar. Amaç, tribün
bütünlüğü ile ayakta duran futbol takımını sürklase edip, yönetim ve
taraftarı birbirine kırdırmaktı. Böl, parçala ve tabii ki de yönet...
İyi güzel de, biz bu tribüne yarın (!) gelmedik ki... 30 sene olmuş
efendiler otuuuuz... Beşiktaş tribünlerinin dimdik duruşu, polemiklere
girmeyişi, eldeki avuçtaki bütün hesapları bozdu. İnanın diye yırtınıp,
inanç aşılamamız bundandı hep... O yüzden Sami Yen'deki olayları
genelleme yapıp da Beşiktaş tribünlerini bu işin içine sokmayın.
Şefaatinizden vazgeçtik, bari mezarımızdan taş çalmayın! Çünkü
biliyorsunuz ki, seviyeli muhattaplıklarda genelleme yapılmaz.