İşte bu kadar
Herhalde Türkiye, Türkiye olalı böyle bir rezil
maç yaşamamıştır. Tamam Şükrü Saracoğlu'nda, Avni Aker'de, İnönü'de de
böyle olaylar oluyor ama dün akşam Ali Sami Yen'de bu işler fazla
abartıldı. F.Bahçeli futbolcular topla yürüyemiyorlar, korner ve taç
atmak mümkün değil, küfürü saymıyorum. O, "batıya açılan pencere"
dediklerinin bir parçası zaten. Ama buna rağmen F.Bahçeli futbolcuların
gösterdikleri soğukkanlılık ve iyi futbol oynama arzusu ile herkesin
alkışını hak etti. Bülent Demirlek eğer hakem olsa maçı 10. dakikada
tatil eder ve içeri girerdi. Geçen sezon Selçuk Dereli'nin yapamadığı
gibi... Sevgili Mustafa Çulcu, sen bize bu hakemleri mi savunuyorsun?
G.Saraylı futbolcuların gladyatör gibi sahada dolaşmalarını tribün
popülizmine bağlıyorum ve onları da ayıplıyorum. Zico, Appiah'ın
yokluğunda cezası biten Aurelio'yu Deniz'in yanına koydu, Alex'in
yokluğunda da o görevi Tümer'e verdi. Bence doğrusunu yaptı. Ben hep
Mehmet Yozgatlı'ya güvendiğim için onun oynatılmasını beklerdim ama
Serkan da canını dişine takıp oynayan futbolcuydu.
Hakem göz yumdu
İlk
45 dakikada F.Bahçe, Bülent Demirlek'in hatalı kararlarına rağmen üstün
oynayıp 2-0'lık skorla soyunma odasına giren taraf oldu. Burada ölü
toplardaki başarısızlıktan bahsediliyordu ama Lugano ve Edu gollerle en
güzel cevabı verdi. İkinci yarı Demirlek rezilliklere sabredemeyip
içeri girdi. Biz de Türk futbolu adına sevindik. Ama sonra niye dışarı
çıktı, anlamadık. İkinci yarı da G.Saraylı futbolcuların, F.Bahçeli
meslektaşlarına yaptıkları pis hareketlere (ki çoğu kırmızı kartlıktı)
göz yumdu. F.Bahçeli oyuncular neticede alınlarının akıyla şampiyon
olduklarını, kendilerini bekleyen Sami Yen'deki G.Saray taraftarları ve
yönetimine gösterdiler. Onlara "helâl olsun" derken, Demirlek'in de bir
an önce futbol dünyamızdan uzaklaşmasını diliyorum. İşte bu kadar.