Suçlular ayağa kalkmalı!
21.05.2007
Galatasaray-Fenerbahçe maçıyla ilgili yazdığım yazımdan dolayı yüzlerce mail aldım. Adam gibi yazanlara cevap verdim. Ali Sami Yen'de 19 Mayıs gecesi yaşananlar futbol tarihine "Utanç tablosu" olarak geçecek. G.Saray kulübü ceza alacak... Almalı da... Ancak medyada bu cezanın "Örnek ceza" olması konusunda bir yoğun fikir birliğinin oluştuğunu görüyorum.
Ünlü filozof Tacitus ne demiş: "Örnek olsun diye verilen her cezada, kamunun yararına, bireyin zararına bir adaletsizlik vardır." Gelen maillerden Endüstri Mühendisi Çağlar Aygıt'ın sözlerini size aktaracağım:
"G.Saray taraftarının yaptığını asla tasvip etmiyorum. Ali Sami Yen'de yaşananların görüntüleriyle, Kadıköy'de yaşananların görüntüleri yan yana getirilerek bir mukayese yapılsın. Bombalar, pet şişeler Kadiköy'de atılmadı mı? Gerets'in kafası yarılmadı mı? Kadıköy'deki maçtan sonra Nihat Özdemir taraftarına teşekkür edip tek bir olay olmadığını açıklamadı mı? Yaşananlar yılladır Kadıköy'deki maçlada uğranılan tacizlerin bir birikimidir. Evet yaşananlar çok çirkindir ve ayıptır. Lütfen Kadıköy'ü de yayınlayın."
Benim görüşüm; Yanlışa yanlışla, çirkinliğe çirkinlikle cevap vermek yanlıştır. Peki asıl suçlular kimlerdir?
Birinci suçlu spor yasasını çıkartmayanlardır. İngiltere'nin fairplay duruşu örnek gösterilirken, taraftarlara, yöneticilere ve kulüplere karşı kanunlarla uyguladığı politika da örnek alınmalıdır. İngiltere'de polis taraf değildir. İngiliz polisinin uygulaması ve adaleti Liverpool'da da, Londra'da da, Leeds de aynıdır. Biber gazı sıkarak, insanları coplayarak tribünde sükunet sağlanamaz.
Yöneticiler İngiltere'de ortamı gerecek ifadeler kullanamaz. Seyirci sahaya sakız bile atamaz. Nedir bu güç? Kanunlardır.
Türkiye'de kanunlar örümcek ağlarına benziyor. Güçsüzleri ve yoksulları yakalıyor. Güçlü olanı bırakıyor.
Çirkinliklerin ikinci suçlusu medyanın popülist bir yaklaşımla ortaya attığı, "F.Bahçe alkışlanmalı mı, alkışlanmamalı mı?" teorisidir. Toplum yapısı araştırılmadan ortaya atılmış altı boş bir yaklaşımdır. Aynı medya G.Saray şampiyon olsaydı,"Kadıköy'de G.Saray'ı alkışlamalı mı yoksa alkışlamamalı mı?" teklifini yapar mıydı?
Üçüncü suçlu aciz ve güçsüz G.Saray yönetimidir. Hafta başından itibaren, "alkış ve bayrak dikme" polemiklerine cevap yetiştireceklerine "Taraftarları nasıl sakinleşterebiliriz?" stratejisi belirlemeliydiler.
Hakem Bülent Demirlek için suçlu demiyeceğim. Ancak Demirlek derbinin sağlıklı şartlarda oynanmayacağını ısınırken algılamalıydı. F.Bahçeli futbolcular ısınırken sahaya pet şişeler yağmur gibi yağıyordu. İkinci yarının hemen başında oyunu durdurucağına, ilk 10 dakikadan sonra durdurup içeri girseydi G.Saray tataftarının gazını alırdı. Çünkü taraftar Demirlek'in ikinci girişinde G.Saray'ın hükmen yenileceğini biliyordu.